Ereğli Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Ereğli Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Ereğli Evde Masaj halının üzerine diz çöker, gözlerimi kapatır, yakarma ederdim ve ruhumun alıp başını gitmesini dilerdim Tanrıdan. Tabii yalnız bir oyundu bu. Yoksa, hakikaten saatimin gelip çattığını bilsem, dehşete kapılırdım. Fakat en azından ölüm fikri, korkutmuyordu beni. Gene de, ölüm korkusu iliklerime dek titretti beni bir akşam. Bir deniz kızının hikâyesini okuyordum. Sevdiği prensin aşkı uğruna, ölümsüzlüğünden vazgeçmiş, su köpüklerine dönüşerek, üzgün dalgaların eteğinde ölen bir deniz kızının hikayesiydi.

Ereğli Evde Masaj her süre içinde duyduğu “Surdayım ben” sesi, tekrar duyulmamak üzere sessizliğe gömülmüştü. Bana öyle geliyordu ki, tüm evren, bu sessizliğin içinde eriyip kayboluyor. Fakat, hayır. Olamazdı böyle bir şey. Tanrı, bana sonsuzluk, ölümsüzlük sözü vermişti. Arak göremeyeceğim, duyamayacağım, kendi kendimle konuşamayacağım bigün gelip çatamazdı.

Ereğli Evde Masaj

Ereğli Evde Masaj her vakit, “Buradayım ben!” diyebilmeliydim. Bir son olamazdı. Fakat bir başlangıç olmuştu, işte bu düşünce huzursuz kılıyordu beni vakit süre. Çocuklar, Tanrının isteğiyle doğarlar diyordum kendime. Fakat, tüm dinsel inançlara karşı olarak, Tanrının sonsuz gücüne bir sınır koyuyordum, içimde duyduğum ve benim ben olduğumu, bir başkası olamayacağımı haykıran bu varlık, hiç kimseye bağlarımlı olamazdı. O varlığa, aslabir şey dokunamaz, erişemezdi. Tanrı bile olsa, o varlığı kimse yaratmış olamazdı. Olsa olsa, Tanrı sadece dış kabuğu biçimlendirmişti. Evrenin doğaüstü boşluklarında, gözle görünmez, elle tutulmaz milyonlarca ruhun, tekrar dünyaya gelmek için beklediklerine inanıyordum. Ben de bir zamanlar onlardan biriydim.

Fakat ne yazık ki, o zamanki durumumu unutmuştum. Bu ruhlar, bu dünya ile öte dünya arasında gider gelir, bu gidiş gelişlerini de hiç anımsayamazlardı. Ürpertici bir acı içinde, bu unutkanlığın yok olmakla, aslalikle aynı anlama geldiğini fark ettim. İlk kez beşiğimde gözler önüne serilmeden önce, hiç mi hiç varolmadığımı kanıtlamak için söz birliği etmiş gibiydi her şey. Bu kusuru, bu eksikliği, bu yanlışlığı düzeltmem gerekiyordu: Geceleri gözüme çarpan ve aldatıcı ışıklarıyla hiçbir şeyi Ereğli Yakasılatamayan, o alevden bulutlan yakalayacak, onlara kendi gözlerimi sunacak ve çevrelerindeki karanlığı yırtacaktım. Ve o gecenin ertesinde dünyaya gelen çocuklar, artık unutmayacaklardı… Bu baş döndürücü düşlere kendimi kaptırır, şuurten ve zamandan koptuğumu kabule de bir türlü yanaşmazdım. Sonunda gölgelerden, görenıklıktan sıyrılmıştım sıyrılmasına, ama, Çevremdeki her şey bir karanlığın sonsuzluğu içinde yitip gitmişti, iğnelerin iğnelere yaraşır düşünceler beslediği, tahtaların tahta gibi düşündüğü masallara kaptırmıştım kendimi.