Ereğli Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar
Ereğli Mutlu Sonlu Masöz
Hemen peşinden, bu sefer arkalarında bir yerlerden bir başka uluma sesi yükseldi. Uluma sesleri bir süre yankılandıktan sonrasında, yerini sükûnete bıraktı. “arkadaşların mı?” diye sordu Scarlet. Normal ifadesi Wolf’un yüzüne geri döndü. Adam önce Scarlet’ın yüzüne, sonrasında elindeki silaha baktı. Scarlet onun uluma seslerine aslabir tepki vermemişken, tabancaı gördüğüne şaşırmış benzer biçimde durmasının garip bulunduğunu düşündü. “Bizi rahatsız Ereğli Mutlu Sonlu Masöz etmeyeceklerdir,” dedi Wolf nihayetinde, dönüp raylara doğru yürümeye devam ederken. Scarlet homurdanarak onu takip etti.
“İçim ne kadar da rahatladı. Kurtların hâkimiyetindeki yabani topraklardayız fakat eğer sen, bizlere rahatsızlık vermeyeceklerini söylüyorsan…” Scarlet tabancaın emniyetini kapadı ve sırtındaki yerine geri soktu, sonra Wolf’un işaretini görerek duraksadı. “bize hastalık vermeyeceklerdir,” dedi Wolf tekrar, nerede ise gülümseyerek. “fakat her ihtimale karşın, o şeyi hazırda tutsan iyi olabilir.” kendi boyundaki bir plastik sandığı itekleyeme çabalarken çenesini sıktı. Yanındaki Thorne homurdandı. “Hurda falan değil.” Sandık, kargo kısmınün duvarına yaslanırken, sarf ettiği çabadan dolayı insanın boynundaki kaslar iyice dışarı fırladı. Thorne inildeyerek ellerini sandığın üstüne atarken, Cinder da sandığın altına yığıldı.
Ereğli Mutlu Sonlu Masöz
Omuzları sol bacağının metali kadar kasılmış, ağrı içindeydi ve kolları da sanki her an omzundan çıkıp yere düşecekmiş gibiydi. Fakat başını kaldırıp gözlerini kargo bölümü içinde gezdirdiğinde, içi bir tatmin duygusuyla doldu. Sandıkların hepsi duvar kenarına itilmiş, böylece kokpitle mürettebat odaları içinde düz bir yol açılmıştı. Daha ufak ve hafif sandıklar üst üste dizilmiş, bazıları da duvardaki ana ekranın karşısına derme çatma birer tabura olarak yerleştirilmişti. Nerede ise bir ev sıcaklığında. Sonraki işleri, bu sandıklardan açılmaya kıymet olanları açmaktı. Ama bu, başka bir günün işiydi.
“Ben ciddiyim,” dedi Cinder, nefesini topladığında. “Bu sandıkların içinde neler var?” Thorne aşağı kayarak Cinder’ın yanına çöktü ve kolunun yeniyle alnını sildi. “Bilmiyorum,” dedi, en yakındaki sandığın üstündeki etiketi süzerek. Etikette, hiç de açıklayıcı olmayan bir kod yazılıydı. “Malzemeler. Yiyecek. Sanırım bir tanesinin içi silahla dolu. Ve birkaç tanesinde de koleksiyon kıymeti yüksek bir sanatçının birkaç heykeli olmalı. Onları satarak bir servet kazanacaktım ama henüz fırsat bulamadan tutuklandım.” Thorne iç geçirdi. Cinder gözlerini kısarak adamı süzdü. Heykellerin çalıntı olduğu kesindi, bundan dolayı Thorne’a karşı pek bir sempati duyamadı. “Yazık,” diye mırıldandı, başını arkadaki sandığa yaslayarak.
Son yorumlar